25 Kasım 2009 Çarşamba

twitter


bu aralar da twitter denilen olaya sarmaktayım. ancak bunun da b.kunu çıkardıktan sonra yüzüne bakacağımdan şüpheliyim. ama olsun şimdilik yeni bir uğraş,ortama yeniden müdahil olma gibi ergen bir çabam var benden de mutlusu yok.
gözüme kestirdiğimi followlayıp aklıma geleni yazıyorum. fena değil aslında bu tivitır olayı. belki de sıkılmam ama şu anda ayarımı kontrol etmeye çalışıyorum. yarın bir gün twittırda benim yazdığım bişeye laf etmek isterseniz bu dediğim aklınıza gelsin. henüz olayın raconunu yeni yeni kapıyorum.saygılarımla...

24 Haziran 2009 Çarşamba

Rahatsızlık Raporu

mümkünse artık bitsin diyeceğim hadiselerden birkaçını sıralamak istedim. düşünüyordum aslında da şimdi yazmak kısmet oldu. önem sırasına göre yazmak istemedim hangisinin biteceği konusu önemli değil karışık da olsa olur ama bitsin!

1. Tsubasa tespitleri: Şu 80lerin sonu 90ların başı geyiğini çıkaran arkadaştan(acaba yarattığı canavardan memnun mu,o ayrı) mütevellit,herkes bu tespiti kendi yapmışcasına ve inatla devam ettirdiler:"dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayan çizgi filmdi ya tsubasa,ne izlerdik". Sanki herkes kaçırmadan izliyodu da,ki izleyenler vardır orası ayrı. kojiro hiyuga hangi takımdaydı gibilerinden sorduğum sorulara "ya eskidendi olm nerden hatırlayayım" gibi ve türevlerini cevap olarak sundu.Bu tespitleri sahiplenenler o ilkokuldaki fen derslerini ne kadar dinliyorlardı kimseyi kandırmasınlar takkeyi önüne alıp düşünsünler lütfen,önce eski karnelerine baksınlar sonra aynaya bakabiliyorlar mı? Peki bu cevaplar beni tatmin etti mi? Elbette hayır. O anda nasıl bir şirkete geldiğimizi anladım,eskiden çizgi film izleyen çocuklara,benim gibi, "la bebe misin ne izliyon gel top oynayak" şeklinde takılan zamanın tipleri şimdi gelip benim sermayemden yemeye başladılar. Zaten clementine'i izlemeden "tırsardım ya izlerken","sen mi ben mi ya" gibi diyalogları fazla duymadım Allahtan yoksa kendimi kaybedip kan gölüne çevirebilirdim etrafı. Tsubasadan başlayarak 80lerin sonu 90ların başı geyiği azalarak bit! En azından 3-4 ayda bir konuşulsun,ona da razıyım.

2.Ekonomi reklamlarındaki bozuk paralar: Deterjan,sabun vs. yada tüm ekonomik reklamlarda bu ufak cüzdana giren 50kuruş,25 kuruş,1 ytl figürü mümkünse hemen bit! Kim bana alışverişten artan 25,75 kuruş yada 1 ytl ile zengin olan bir vatandaşımızı gösterebilir,yada enflasyonun etkilemediği. Realist olacak diye reklama kalsa 3 kuruşla zenginlik peşinde koşacaz yada krizi yenmeye çalışcaz,bitttt!!

3.Ferhat Göçer damarları: Bu tamamiyle önyargıdan olsa gerek. Ama sevecek bir yanını da bulamadım adamın hani bu önyargıyı yıkmak için,hele şarkı söylerken böle boğazındaki damarlar peyda olmuyor mu rengi kırmızıya dönmüyor mu,keyfim kaçıyor arkadaş. Kendisi gelip maaşa bağlasa yine değişmeyecek. O sebepten hemen bitt!!

4.Kolbastı: Fazla söze gerek yok zaten şimdiden bir fenomen halini aldı ki sıralamaya girmesinin en büyük nedeni de bu. Arada sırada çıksa ne bilim,bole kursları falan açılmasa dragon çalımı falan hareketleri gösteren adamlar olmasa,tolgahan da bu işe girmese hiç sesimi çıkarmaz,oynasınlar derdim hatta sempatik gelirdi. Ama bu akşam uzaktan kumandanın azizliği ile Ferhat Göçer programında İbrahim Tatlıses'ten duyunca ne yapacağımı bilemedim,kendimden geçmişim,kolonyalarken beni kardeşim annem de bir yandan televizyonu alelacele kapatmaya çalışıyordu. O sahneyi gördükten sonra işin vahimliğini anladım ama bunun bitme temennisi bu gidişle İbonun diğer kasedine kalır.

O değilde bu aralar Hülya Avşar piyasada yok ya televizyon ile daha bir haşir neşir oldum. Gerilmeden Tv. izleyebiliyorum.

20 Mart 2009 Cuma

anime dosyası

aslında izleyeni daha önce anlamadığım bir olaydı bu anime kültürü ancak şimdi cân-ı gönülden desteklediğim bir ritüel halini aldı.her hafta gecenin bilmem kaçına kadar

death note(desunoto):
her ne kadar 30 küsür bölümün 25ini izlemiş ve kalanının gıcık ve hain bir şekilde bana anlatılmasına rağmen mükemmel bir anime. ki zaten benim atilla dorsay edasında onay vermeme gerek yok ki zira bu anime yayınlandığı yılda,yılın anime ödülünü almış,tescilli bir anime(miş). kurgu olayında ise çığır diyebileceğimiz bir safhaya gelinmiş. hani sonunda bole mal gibi kaldığınız filmler ya da "abi sonunda mal etti film ağzımız açık kaldı (MG) diye tanımladığımız filmler olur ya onlardandır. dövülesiye tavsiye edilir.

Slam Dunk:

bu ise kabul etmek gerekirse yaşımın çok altı bir anime ama eski günlerde (ortaokul civarı) bölük pörçük izlediğim tam anlamıyla şaaaane bir anime. basketbolla lisede tanışan ve insan üstü bir güce sahip olan hanamichi sakuragi sevdiği kız için basket takımına girer ve kendi de anlamadan basketi sever. giderek takımı shohoku'yu zafere taşıyan en önemli silahlardan biri olur tabi sürekli çekiştiği ve tartışmasız yılın çaylağı rukawa kaede de bir o kadar önemlidir.klasik ezilenin bir gün ezeni çatır çatır dağıttığı tarza sahiptir. aslında abartılı kısımlar yanında gerçekçi yanlarda bulunabilir. mesela söz konusu animede japonyanın en iri pivotu 1,93cmdir yanlızca. klasik anime kompleksinin dışında olaylar da seyreder.







Bleach:

işte amiyâne tabirle beni mahveden anime bu. 200 bölümden fazlasını,ki bir kaç anime birden fazla sayıda, izlediğim bana kendini izlettiren olay budur. japonca ölüm tanrısı anlamında shinigami ler ve hollow(kötü ruhlar) arasında geçen amansız ve yer yer pembe dizi yeri geldiğinde uzadıkça uzayan kanser eden bir çizgi filmdir. bazen insanın canından can alsa da yine de canını yiyim denilecek bir animdedir. ve başlandıcından itibaren çizimi giderek gelişmektedir. korkarım bu anime 500 bölümü vurduracak ve bizi ilerleyen yaşlara kadar başında esir edecektir.


ilgili animeler için ve dahası için online izleme yeri olarak tavsiye adres: www.animefreak.tv